22 Ocak 2013 Salı

Panama Kanalı

Ekvator’dan Panama’ya gelirken koskocaman uçakta sadece 10 kişiydik. Zorlu olduğu söylenen Panama Gümrüğünden hiçbir şey sorulmadan hızlıca geçivermiştim. Bavulumu teslim aldıktan sonra şehre nasıl gidebileceğim konusunda bilgi almak için turist bilgilendirme ofisine uğradım. Havaalanından şehre inecek otobüs yoktu ama paylaşımlı taksi uygulaması vardı. Bunun için “ collectivo taksi” bölümüne gitmem gerekiyordu. Arjantinli bir çocuk ile taksiyi paylaşarak Panama’nın merkezine doğru hareket ettim. Taksi şoförü çok iyi İngilizce biliyordu. Panama’da neler yapabileceğimiz konusunda bir sürü bilgi verdi.  Taksi şoförü önce onu sonra da beni otelime bıraktı. Check in yaptırdıktan sonra her zamanki gibi şehir turu alternatiflerini araştırdım. Yarım günlük özel bir şehir turu ayarladım.  Ancak ufak bir aksilik vardı. Bana şehri gezdirecek şoförün İngilizcesi çok zayıftı.  Yapacak bir şey yoktu. Artık araca binmiştim. Gezdiğim yerlerle ilgili sorum olur ise sonradan Guru Google’a başvururum diye düşündüm.  
Yolda biraz ilerledikten sonra taksi şoförünün sürekli telefonundan mesaj gönderdiğini fark ettim. Neden acaba diye düşünürken bir de baktım ki bana anlatmak istediği şeyleri İspanyolcadan İngilizceyi çeviriyordu.
Önce eskiden Panama halkının yaşadığı Koloni bölgesine gittik. Koloni Bölgesinde Plaza Herrera, Iglesia De La Merced, Iglesia Kathedral, İglesia Santo Domingo, Plazade la Independencia yı gördük. Burası Panama’nın en güzel yerlerinden biriydi. Buradaki evlerin restorasyon yapılmış olanları çok güzeldi. Restore edilmemiş evlerin önünde ise Latin müziği dinleyen panama halkına rastlıyordunuz.
Koloni bölgesinden sonra Amador adasına uğradık. Ve böylece Panama’nın etrafından bir sürü ada olduğunu öğrenmiş oldum. Bu adalar arasından Bocas Del Torro ve San Blas  ada grupları Karayip adası olarak biliniyordu. San Blas’ın hikâyesi bayağı enteresandı. Panama’da Amerikalılar varken buranın yerli halkı olan Kuna Yala’lılar tamamen bağımsızlıklarını ilan etmek istemişler. Amerikalılar da sorun çıkmasın diye bu talebi kabul etmişler ve böylece Kuna Yala halkı 200 km alan içinde birçok irili ufaklı adanın sahibi olmuş. Söylenenlere göre Kuna Yala halkı adalara gelen turist sayısını kısıtlı tutuyormuş.  Ve tabii ki San blas adasına gitmeye karar verdim. Hem hikâyesi enteresandı, hem de Bocas Del Torro kadar turistik değildi. Otele döndüğümde gerekli araştırmaları yapmaya karar vererek şehir turuna odaklandım. Amador adasından sonra nihai noktamız olan Panama Kanalına doğru yola koyulduk.
Kanalın yapımına 1908 yılında başlanmış 1912 yılında da bitmiş.  Pasifik ile Atlantik okyanusu arasında 80 km’lik bir geçit oluşturabilmek adına 60 milyon ton dinamit kullanılmış. 10 sene boyunca gerçekleşen panama kanalı yapım süreci; cesaret, kararlılık, ruh, fedakârlık, azim örneği olarak gösteriliyormuş.  Kanalın inşası sırasında Mısır’daki 63 piramide denk malzeme kullanılmış. Doğal hayata zarar vermemek adına yapım öncesinde tüm canlılar ve nadir türdeki bitkiler var olabilecekleri yerlere taşınmışlar. Her yıl 14000 kadar gemi Panama kanalından geçiyormuş. Kanalın uzunluğu 80 km imiş. Kanal 40 farklı duvardan yapılmış. Her duvarın ağırlığı ise 70 tonmuş. Bu da 300 adet filin ağırlığına denk geliyormuş. Özellikle pasifik okyanusu tarafından gelen akıntılar ancak bu şekilde bertaraf edilmiş. Her yıl Haziran ve Eylül ayında balinalar güneyden doğuya geçiş yaparlarken Panama kanalından geçiyorlarmış. Buraya gelmelerinin sebebi bebeklerini temmuz ve ağustos ayında sıcak sularda doğurmak ve onlara okyanusta nasıl var olabileceklerini öğretmekmiş.   
Önce kanaldan geçiş yapacak olan gemiyi seyretmek üzere en üst kata çıktım. Kanaldan gemi geçişini izlemek enteresandı. Tabii bir de ben oradayken Ciner’in Atilla isimli gemisinin geçmeye başlaması başka bir enteresanlıktı.  Gemi geçişinden sonra buradaki müzeyi gezdim. Müzeyi dolaşırken kulağıma Türkçe konuşma sesleri geldi. Dikkatimi sesin geldiği yöne çevirdiğimde bir Türk bir çiftin de panama kanalını ziyaret ettiklerini gördüm. Çocuk iki senedir Panama bir şirkette çalışıyordu. Eşi ise 4 ay önce Panama’ya gelmişti. Türk çiften ayrıldıktan 10 dakikalık panama kanalı animasyon filmini seyrettim. Panama kanalının tam kapasiteli olarak gezmiştim. Artık otele dönme zamanı gelmişti. Otele döner dönmez San Blas adası gezisini ayarlamak için resepsiyona uğradım.  
Bugün 31 Aralıktı ve hiç bir tur şirketi yanıt vermiyordu. Ertesi gün denemek üzere odama çıktım. Odama çıkıp duş aldıktan sonra 31 Aralık akşam yemeğimi yemek üzerine Koloni bölgesine gittim. Türkiye’de yeni yıl kutlamalarının başlamasına on beş dakika burası için ise 7 saat vardı.
Koloni bölgesinde meydandaki İtalyan restaurantına giderek kendime müzik eşliğinde güzel bir yılbaşı yemeği ısmarladım. Yemek çok lezzetliydi. Gitmeden önce bir kere daha buraya gelmek iyi bir fikir olabilirdi. Yemekten sonra taksi ile otele döndüm. Ve böylece yılbaşına Panama’da girmiş oldum.
Hoş geldin 2013, Hoşcakal 2012
Yeni yılın ilk günü
Yeni yılın ilk gününde otelde kahvaltımı ederek güne başladım. Bugün Colon adasına ziyaret etmeyi planlıyorum.  Bunun için de resepsiyondaki kadına Colon’a nasıl gidebileceğimi sordum. Colon’a gidecek olan otobüsler Albrook otobüs istasyonundan kalkıyordu. Resepsiyondaki kadın Kolon yerine Kolon’a yarım saat uzaklıktaki Portebollo’ya gitmemi tavsiye etti. Nedense içimden oraya gitmek gelmiyordu. Yine de taksi ile Albrook otobüs istasyonuna gittim ve beni Colon’a götürecek otobüse bindim. Bir saat on beş dakikalık bir yolculuktan sonra Colon’a gelmiştim. Otobüs muavini Portebolla’ya gidecek olan otobüslerin kalkacağı yeri gösterdi. Burada bir sürü insan otobüs bekliyordu. On beş dakika kadar bekledikten sonra rengârenk Portebollo otobüsü geldi. Ancak içi yarıya kadar doluydu. Portebollo’ya gitmem isteyen bir sürü insan vardı. Neyse ne yapalım diyerek diğerleri gibi otobüse binmeye çalıştım. Tabii sıra diye bir şey yoktu. Herkes birbirine üstüne çıkarak otobüse binmeye çalışıyordu. İçlerinden birisi “heyy kadınlara öncelik verin” dedi. İnanılmaz bir şekilde adamın söylediği doğrultusunda bayanlara yol vermeye başladılar.  Tam sıra bana geliyordu ki tekrar karmaşa başladı. Eski günlerim de olsa ne yapar yapar o otobüse binerdim. Ama geri çekildim. Bu sıcakta diğer insanlarla sıkış tepiş gitmek istemiyordum. Bir sonrakine binerim diye düşündüm. Aradan yarım saat geçti bir sonraki otobüsten eser yoktu. İçimden bir ses bırak “bu karmaşayı bırak ve sakin sakin o çok sevdiğin Koloni Bölgesine’a git” diyordu.  Beş on dakika daha içimden gelen sesi dinledikten sonra yolun karşı kıyısına geçip Colon otobüs terminalindeki otobüse bindim. Otobüs terminaline yakın bir bölgede otobüs durdu. Anladığım kadarıyla son duraktı. Benimle birlikte inen çocuğa terminalin nerede olduğunu sordum. Bana otobüsün yerini gösterebileceğini söyledi ama otobüs şoförü ikimize de otobüsten inmemizi söyleyerek bizi otobüs terminaline bıraktı. Dönüş yolunda her şey tıkır tıkır işlemişti. Demek ki gitmemem hayırlı olmuştu.  Bir saat on beş dakikalık yolculuktan sonra yeniden Albrook otobüs istasyonundaydım ve hemen bir taksiye atlayarak koloni bölgesine gittim.
Burası günlük güneşlikti ve sakindi. İçimden “Oohh tam da yeni yıl gününde bulunmak istediğim yer “diye düşünerek oradaki bir restauranta gidip akşamüstü yemeğimi yedim. Otele geri döndüğümde ertesi gün için San Blas adası gezisini organize ettim. Acente ertesi gün sabah erkenden saat 5.00’da beni otelden alacaktı.  
KunaYala’ların San Blas Adası.
San Blas, Karayip ada gruplarından biri. Burası özel bir yer aslında. Buradaki tüm adaları başta da yazdığım gibi Kuna Yala’lar diye isimlendirdikleri yerli bir grup yönetiyormuş. Kuna Yalalılar, Panama içinde ayrı bir cumhuriyet kurmuşlar. 200 km içerisinde bir grup adanın olduğu bir cumhuriyet. Ayrı gümrükleri var. Sekiz yıl öncesine kadar buraya geliş yolu yokmuş. Adanın yerlileri yürüyerek ya da uçakla adaya ulaşabiliyorlarmış. Buradayken Kuna Yala’lıların basit evlerinde misafir oluyorsunuz. Size sabah, öğlen akşam yemeği veriyorlar. Tuvaletinizi doğaya yapıyorsunuz. Banyo almak söz konusu olduğunda ise dökme su kullanılıyor.  Kısaca tamamen doğa ile başbaşasınız.
Ertesi gün sabah saat 5.00 gibi resepsiyona indim. Bavulumu otele bıraktım. Çünkü Panama’daki son gecemde tekrar bu otelde kalacaktım. Saat 5.30 oldu, beni almaya kimse gelmemişti. Herhalde beni unuttular diye düşünerek otel odamın anahtarını resepsiyondan alıp tekrar odama çıktım.O daya çıktıktan on beş dakika sonra odanın telefonu çaldı. Beni alacak şoför yola bir aksilik olduğundan geç gelmişti. Benden sonra iki yere daha uğradık. Toplam altı kişi San Blas Adasına doğru yola çıktık. Bir saat kadar gittikten sonra şoför yol üzerindeki marketten su v.s.alışverişi yapmamızı istedi. Çünkü adada bu tür şeyler çok pahalıydı.
Bir saat daha ilerledikten sonra Kuna Yala sınırındaydık. Kuna Yala cumhuriyetine giriş için 6 usd ödememiz gerekiyordu. Ödemeyi yaptıktan sonra bu sefer pasaport kontrolünden geçtik. Bundan sonraki yolda dik inişler ve dik çıkışlar vardı. Yağmur ormanlarının arasından ilerleyerek sahile geldik. Sahile geldiğimizde Kuna Yala yerlisi bir geceliğine onun evinde misafiri olacağım bilgisini verdi. Tekneyle benim adamın evinin olduğu adaya gittik. Bu adada birbirine yapışıp bir sürü kabin şeklinde evler vardı. Kuna Yalalı halk bu adaya benzer birkaç adada yaşıyordu. O güzelim Karayip adalarında ise bizleri ağırlıyorlardı. Adaya çıktığımızda benim odamı gösterdi. Sonra gideceğimiz adada kalacak olan İspanyol çift ile birlikte tekneye binip denize gireceğimiz adaya gittik.
Bu adada Kuna Yala’lılar haricinde 16 kişiydik. Güzel bir adaydı.  Önce adanın etrafında bir yürüyüş yapıp fotoğraf çekmece yaptım. Sonra da o güzelim ince sarı kumlarda uzandım. Adada ağaçlara bağlanmış hamaklar vardı. Gölgede biraz güneşlendikten sonra boru sesi duydum. Bu ses öğlen yemeğinin hazır olduğuna işaret ediyordu. Adanın çeşitli bölümlerinde oturan misafirler bir sofrada toplandık. Öğlen yemeğimiz tavuk, pilav, mercimek ve salataydı. Yemek sırasında adaya birlikte geldiğim İspanyol çift ile sohbet ettim.  Bu adada 2 gün kaldıktan sonra Bocas Del Toro adasına geçeceklerdi. Öğlen yemeğinden sonra biraz daha hamaklarda keyif yaptım.  Yarım saat kadar uyumuşum. Sonra tekrar denize girip şnorkel yaptım.
Akşamüstüne doğru adadaki misafirlerden bir bey akşam kalacağımız adaya bu gece biraz daha geç gitsek benim için mahsuru olup olmadığını sordu. Bolivia’da yaşayan alman ailenin bu gece son gecesiymiş ve kutlama yapmayı planlıyorlarmış. İçimden deli misin geceyi burada bile geçirebilirim diyorken herhangi bir problem olmayacağını söyledim. Alman aile 11 gündür bu adada tatil yapıyormuş. 11 gün, ada çok güzel olabilir ama dökme suyla banyo tuvalet doğa içinde sanırım ben bu kadar uzun süre kalamam.
Güneşin okyanusun ufkunda batışını seyrettikten akşam yemeğimizi yemeye başladık. Akşam yemeğimiz ıstakoz ve yengeçti. Hem yemek yedik hem de sohbet ettik. Akşamki kutlama bilgisini veren adam İtalya’da yaşıyormuş ve bir üniversitede coğrafya hocalığı yapıyormuş. Ve 1980 yılından beri bu adaya geliyormuş.
Adanın sahibi olan Kuna Yala ailesi, alman ailenin şerefine buranın rumundan ikram ettiler. Bu sıcak havada rum, vücut ısımı daha da arttıracaktı. Hava soğuk olsa çok idealdi. Yerli halkı kırmamak adına bir şişe kapağı rumu içtim. Gitmeden önce sahilde ateş yakıldı ve ateşi seyrettik. Ve sonra küçük tekneye binip o gece evlerinde misafir kalacağım Kuna Yalalı ailenin evine gittim. Odam önceden hazırlanmıştı. İstersem banyo yapabileceğimi söylediler, dökme suyla banyo yapmak istemiyordum.  Nasılsa tuz bedene iyi geliyordu. Ertesi gün Panama’da kaldığım otele vardığımda güzel bir duş alabilirdim. Tuvalet evin dışında sahile yakın bir yerdeydi. Tahtadan yapılmış bir kulübe içinde klozet konulmuştu ama klozetin altında ise güzelim okyanus görünüyordu. O gece düşündüğümden daha rahat uyudum. Sabah saat 5.00 civarı kalk borusu çaldı ama bu boru bizden çok Kuna Yala halkı içindi. Çünkü sabah erkenden yeni misafirler adaya geliyordu. Sabah saat 7.00 gibi kalktım. Kahvaltımı ettikten sonra aile üyeleri ile vedalaşıp Panama’ya gitmek üzere yola çıktım. Önce küçük tekneyle sahile gittik sonra da arabayla Panama’ya kaldığım otel Centroamericano’ya doğru hareket ettik.  Otele vardığımız saat 12.30’du. Odama çıkar çıkmaz güzel bir duş aldım. Maillerime baktıktan sonra Panama’daki popüler yerim Koloni bölgesine gittim.  İlk gün gittiğim İtalyan restaurantında keyifle akşam yemeğimi yedim. Yemekten sonra etrafı son bir kez dolandıktan sonra otele döndüm. Ve böylece Panama maceramda sonlanmış oldu.
Yarın Belize’e doğru hareket edeceğim
Sevgiler


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder