22 Ocak 2013 Salı

Belize Şehri

Panama’dan EL Salvador aktarmalı uçak ile Belize şehrine vardım. Belize havaalanında 20 sene önceki uygulamalar yapılıyordu. Neyse ki kısa sürede gümrükten geçiverdim.  Havaalanından çıktıktan sonra Belize city’de kalacağım otelin şoförün beni bekliyordu. Şoför İngilizce konuşuyordu. Sonunda birileri ile birkaç laf edebilecektim. Geçmişte burası İngiliz kolonisi olduğundan buradaki herkes İngilizce konuşuyordu. 20 dakikalık araba yolculuğundan sonra Ret Hut Inn Guest House’a vardım.  Odama yerleştikten sonra burada neler yapabileceğim konusunda bilgi almak için resepsiyona gittim. Herkes buradaki hayvanat bahçesinin güzelliğinden bahsediyordu ama orayı görmek istediğimden emin değildim. Tke görmek istediğim Mayan Ruinleri ve kumsaldı. San Blas adasındaki New Zealandlı çiftin önerdiği adaya gidebilirdim. Çünkü Belize şehri içinde güzel kumsal yoktu. Ve resepsiyondaki bayan Julia ile buradaki iki günümü planladık. İlk gün Mayan ruin ve hayvanat bahçesini gezecektim. İkinci günümde ise Caya Caulker adasına gidecektim.
Beni Mayan ruin’e götürecek olan tur rehberi kaldığım otelde yaşıyordu. İsmi Trisha idi. Trisha 67 yaşında İngiliz bir bayandı. Benim gibi ikinci hayatını yaşıyordu. Uzun yıllar bankaların network tasarımı işinde çalışmış. İşi dolayısıyla bol bol seyahat etmişti. Günün birinde yaptığı işi yapmamaya karar verdikten sonra California’da 2 sene film yapmak üzere üniversiteye devam etmiş, 5 sene Amerika’da film endüstrisinde çalıştıktan sonra sonrasında ise Belize’de yaşamaya başlamış. Şimdi 5 senedir Belize’de yaşıyormuş. Yazmış olduğu birkaç kitabı dahi varmış.
Trisha ile Mayan ruin’e gitmek için sabah 8.00da buluşmak üzere sözleştik. Sabah saat 8.00’da Mayan ruinlerin olduğu Altun Ha’ya doğru yola çıktık. Bir önceki akşam sürekli yağmur yağdığından Trisha botlarımı da yanıma almam konusunda uyarıda bulundu. 
 45 dakika sonra Altun Ha’daydık. Giriş biletimizi aldıktan sonra Mayan Ruin’lerinin kapısından içeriye girdik. Belize, geçmişte Guatamala’ya aitmiş. İngilizler belli bir süreliğine bu toprakları Guatamala’dan kiralamışlar. Sonrasında ise iade etmek istememişler. 1981 yılında Belize bağımsızlığını ilan etmiş. Belize 290 km uzunluğunda 110 km genişliğinde bir ülke. Gelirini tarım ve turizmden elde ediyormuş. 2006 yılında çok az miktarda olsa petrol bulunmuş.
Mayalar bu bölgede m.ö. 250-900 yıllarında yaşamışlar. Temple of the Sun M.Ö 125 yılında inşa edilmeye başlanmış. Yüksekliği 16 m.13 ayrı bölümden oluşuyormuş. 13bölüm hem yer altı dünyasını hem de yukarısını sembolize ediyormuş. Tapınağın üzerinde ise şu an bozulmuş daha iyi olsa güneş tanrısının surat figürleri yer alıyordu. Her figürde güneş tanrısının bakışları farklı bir duyguyu anlatıyordu. Güneş tanrısı figürü hem insan hem de bir jaguarın özelliklerini taşımaktaymış. Bir saatlik bir geziden sonra Mayan Ruinleri tamamını gezdik. Ve Belize zoo’ya gitmek üzere tekrardan yola koyulduk. Yolda Belize yemekleri yapan güzel bir restaurantta yemeğimizi yedik.
Bir saat süren araba yolculuğundan sonra Belize hayvanat bahçesindeydik. Kapıda Belize hayvanat bahçesi için “dünyanın en küçük ama en güzel hayvanat bahçesi” olduğuna dair yazı asılmıştı. Hayvanat bahçesi ormanlık alan içinde kurulmuştu. Tel örgüler ise koruma amaçlı yerleştirilmişti. Buradaki hayvanların çoğu ya ormanda yaralanmış ya da bakıma muhtaç olan hayvanlarmış. Örneğin 4 toucan yavru kuşlar bir ormanda anne ve babası tarafından ayrı olarak görülmüş. Bu 4 yavru toucan’ı burada korumaya almışlar. Hayvanat bahçesinin en önemli hayvanı ise jaguarmış. Bir siyah bir de beyaz renkte iki farklı jauguarları var.
 Jaguar dışında geyik, kartal, maymun, tavuk,  timsah, papağan, meşhur dağ ineği tapir ve leylekler, yer alıyordu. Bir saat süren hayvanat bahçesi gezimizden sonra bugünkü turumuz tamamlanmıştı. 
 Trisha ile otele döndük.  Güçlü bir yağmur başlamıştı. Çok şanslıydık gezimiz bittikten sonra başlamıştı.
Otele döndüğümüzde kahvemi içip biraz internette dolandım. Yarın buranın güzel olduğu söylenen adalarından birine gidiyorum
Sevgiler
Caya Caulker Adası
Belize şehrinde güzel kumsallara gitmek istiyorsanız Caya Caulker, San pedro gibi adalara gitmeniz gerekiyor. Bu yüzden bugün Caya Caulker adasına gitmeye karar verdim. Sabah kalktığımda hava biraz limoniydi. Yapacak bir şey yoktu. Yaz yağmurları çabuk geçerdi. Sabah saat 9.00 teknesi ile Caya Caulker’e gittim. Caya Caulker’e ulaştığımda önce etrafı şöyle bir dolaştım. Sabahtan 3 saatlik Hol-Chan Marina Park gezisi vardı. İlk etabında köpek balığı ve vatozla birlikte ikinci ve üçüncü etabında mercan bahçesinde snorkel gezisine yazıldım. Bu gezi toplam 3 saat sürecekti. Ohio’dan buraya tatil yapmak üzere gelmiş Amerikalı bir çift daha bu tura katılmıştı.
Kaptan Mario ile birlikte gezimize başladık. Adanın biraz açıklarına çıktığımızda denizin derinliği tekrar 3-4 metrelere gelmişti. Burası Hol-Can parkıydı ve koruma altına alınmıştı. V ben buraya benzer bir yeri iki sene önce birkaç kez rüyamda görmüştüm. Rüyamda suyun rengi biraz daha koyu renkteydi.  Rüyamda bu su uyun üzerinde uçuyordum. Şimdi ise içine girecektim.
Turkuaz renginde suyun altında vatozlar görünmeye başlamıştı. Arkasından da köpek balıkları.  Biraz! Ürkmedim yalan olur. Önce Mario denize girdi ve köpek balıklarının bu saatte karınlarının tok olduğunu söyledi. Mario yapabiliyor ise ben de yapabilirim diye düşündüm ve şnorkelimi alıp suya atladım. Doğruca Mario’nun yanına gittim tabii. Tek başıma yüzecek kadar cesaretli değildim. Hakkikaten de köpek balıklarının umurumda bile değildik.
Onlar kendi halinde yürüyorlardı. Denizin içinde kocaman deniz kabukları vardı. Mario bu deniz kabuklarını alıp teknedeki yardımcısına veriyor. Tam bunları bize hediye olarak verecekler herhalde diye düşünürken yardımcısının kabukları tekrar denizin içine attığını gördüm. Kabuklar denize atıldıkça vatoz ve köpek balıklarının sayısı da artıyordu. 
Mario, vatozları ve köpek balıklarına dokunmaya başladı. Ben de Mario’nın dokunduklarına dokunuyordum. Tehlikeli vatoza dokunmak, köpek balığının kuyruğunu okşamak benim için çok enteresan bir deneyim olmuştu. 45 dakikalık yüzmeden sonra tekneye geri çıktık.  Tekneye çıktığımızda Mario bize ananas ikram etti. Ananasın tadı muhteşemdi.
Şimdi ikinci durağımız mercan bahçesiydi.  Burası da muhteşemdi. Sanki akvaryumda gibiydiniz. Sarı, mavi, turuncu, yeşil rengârenk bir sürü büyük balık vardı. Burada yarım saat kadar kaldıktan sonra son durağımız olan başka bir mercan bahçesine gittik.  Burada deniz diğerine göre daha akıntılı ve sığdı. Mercanlara yaklaştıkça akıntı sizi geri itiyordu.
Muhteşem bir 2,5 saatlik yüzmeden sonra tekrar adaya geri döndük.  Amerikalı dostlarım ve kaptan Mario ile vedalaştıktan sonra rıhtıma en yakın olan bir cafede bir şeyler yiyip kahvemi içtim. Kahvemi içtikten sonra adanın diğer taraflarını da keşfettim. Tekrar rıhtıma döndüğümde Belize’ye dönüş teknesinin kalkmasına yarım saat vardı. Bir saatlik tekne yolculuğundan sonra tekrar Belize’deydim. Kaldığım otelin şoförü beni rıhtımda beni bekliyordu. Beni Cancun’a götürecek otobüsün kalkacağı terminale bıraktı.
Otobüs terminalinde beklerken oradakiler bugün akşam Cancun’a gidecek olan otobüsün iptal edileceğini söylüyordu. Söyleyenler taksi şoförleri olduğundan doğru söyleyip söylemediklerini kestiremiyordum. Benim gibi birkaç turist daha geldi. Hepsi de benim gibi taksi şoförlerinden şüpheleniyorlardı. Bizi Mexico sınırına bırakmayı teklif ediyorlardı. Sınırdan sonra rahatlıkla Cancun’a gidecek otobüs bulabileceğimizi söylediler. Bunun üzerine birkaç turist şehrin içindeki otobüs şirketine gittik. Otobüs şirketi otobüsün bu akşam geç kalkacağını söylüyordu. Ancak otobüste yer kalmamıştı. Bunun üzerine otobüs terminaline döndük ve taksi yerine oradaki normal şehirlerarası otobüs ile sınıra en yakın Belize şehrine gitmeye karar verdik. Üç saat sonra Belize ve Mexico arasındaki snır şehrine vardık. Buradan sonra Mexico’ya taksi ile geçiş yapılıyordu. Benimle birlikte olan Amerikalı çift sınırı geçtikten sonra Mexico şehrinde o gece kalmaya karar verdiler. Ben ise otobüs terminaline gidip Cancun’a gidecek en yakın otobüse binmekte kararlıydım.  Sınırdan sorunsuz bir şekilde geçtik. Taksi bizi otobüs terminaline bıraktı.  Cancun’a en yakın otobüs terminalinden abaha karşı saat gece 12.30 deydi ve sabah 7.00 da Cancun’da olacaktı. Hemen bilet satın alıp otobüsün gelmesini bekledim.  İki saatlik bekleyişten sonra Cancun otobüsüne binebildim.
Sonunda Cancun’a ulaşmıştım. Şükürler olsun!
Sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder